Metin SÖNMEZ


BOŞ BELEŞ LAFLAR!

Perşembe´nin gelişi Çarşamba´dan değil, çok daha evvelinden belliydi.


    Yani Kayserispor´un imdat çığlıkları aylar öncesine dayanır. Aklı eren, futbolu bilen herkes avazı çıktığı kadar bağırdı; bu takıma kıymayın efendiler diye? Nitekim, gele gele bugünlere geldik. Yani Başakşehir maçına.

  İnanın bu maçı izlemek yerine, bir sinemada, tiyatroda olmayı tercih ederdim. Tek kelimeyle izah etmek gerekirse, rezillik paçalardan aktı. Bil cümle Kayserisporlu, içi kan ağlayarak bu 90 dakikalık trajediye boğazı düğümlenerek katlanmak zorunda kaldı. Son 10 yıl içinde iki kez Avrupa´da boy göstermiş, Türkiye Kupası´nı müzesine taşımış, marka olmuş bir Kayserispor´dan, yitmiş, bitmiş, ununu elemiş, eleğini asmış bir takıma nasıl dönüşüverdik koskoca vizyon kent olarak???

  Henüz maç başlamadan, esame listeleri yayınlandığında, işin rengi de, şekli de belli olmuştu. Lider Başakşehir karşısına hepi-topu 14 oyuncu ile giden sarı-kırmızılı takımın daha mücadelenin başlama düdüğü çalmadan ilan edilmişti adeta. Deyim yerindeyse batan gemiden geriye kalan isimlerin sahada olduğu karşılaşmadan ne beklenebilirdi ki? Nitekim, Süper Lig´in zirvesinde bileğinin hakkıyla oturmaya devam eden ev sahibi, kendini zerre miskal sıkmadan Muammer Zülfikar Yıldırım´ın koruduğu kaleye tam 5 gol bıraktı. Bunu yaparken de kendini  tek satır sıkmadı? Ben böyle söyleyeyim, varın gerisini siz anlayın.

  İyi de arkadaş, bu takım dünden-bugüne nasıl geldi?

  Suçlu kim?

  Anlatayım; suçlu hepimiziz? Suçlu sözde büyük şehir? Marka şehir?

  Ve bedbaht günlere gelinirken, herkesin, görmedim, duymadım, bilmiyorum moduyla yol alması?

  İşin aslı-faslı şu: Bu takım bir alt lige düştü, şampiyon olarak geri çıktı. Sorun orada başladı. 40 milyon kadro değeri olan Kayserispor, 5 milyonluk gelirle hayatını idame ettirmesine karşın ortaya çıkan bilançoyla bir kişi hariç kimse ilgilenmedi. İşte o günün koşullarında oluşan borç sarmalı, yuvarlana yuvarlana, ötelene ötelene bugünlere geldi ve 70-80 milyona ulaştı? Durum bu noktaya geldikten sonra, timsah gözyaşı dökenler, yalandan tezviratta bulunanlara bakmayın siz. Doğru zamanda, doğru hamle yapılabilmiş olsaydı bugün sıfır sorun vardı. O dönem verilmeyen, bulunamayan hepi-topu 2-3 milyon Avro bugün 10 misliyle karşımızda bizlere sırıtıyor adeta?

  İyi hoş, tamam da, bu takım nasıl düze çıkar, hepimizin ortak derdi bu değil mi?

  Doğrusu şu: Zordan daha zor günlere eşlik ediyoruz Kayserispor adına. Eğer hamleler mantık sınırlarına taşarak adımlar atılırsa, çareyi ?Denize düştük, yılana sarılıyoruz? noktasına taşırsak, Kayserispor´un borcu en az ikiye katlar, geriye dönüşü olmayan karanlık dehlize gireriz.

  Demem o ki; ben yaptım oldu mantığı yerine şehrin sımsıkı kenetlenmesi ve eldeki imkânları adamakıllı kullanması ve çarçur etmemesi tek çıkar yol. Bu durum da öyle sanıldığı gibi birilerinin ?Ben yaptım oldu? diyeceği şeyler değil. Kayserispor adına OHAL ilan edilmeli, bilgi birikimine haiz kim varsa elini tayın altına koymalı. Yoksa palyatif çözümlerle bir yere ulaşılabileceğini zannetmek, safdillilikten öteye geçmez.

  Tüm metropol belediye ve başkanları, Kayseri´nin önemli STK´ları, futbolun kilometre taşları ve medyası aynı masa etrafında taraftarıyla birlikte buluşamazsa, işin gittiği nokta hiç mi hiç hayra değil.

  Eğer bir kurtuluş mücadelesi verilecekse, boş-beleş laflarla olmaz. Kayserispor´u kurturmak ve geleceğini temin güvence altına almak, 10-12 milyon liraya tekabül eden bir hadise değildir, vesselam!