Necmettin ÇUHADAROĞLU


BATIŞ VE ÖZGÜRLÜK

BATIŞ VE ÖZGÜRLÜK


 

Abdülhamid Hanı istemeyen ittihatçılar mason localarında eğitim almış, kendilerini ilerici diye yutturan ama bu memleketinde başına bela olmuş dış güçlerin yardımları ile ülkelerini bölmeye çalışmışlardı. Hatırlanacağı üzere Abdülhamid Han tahta geçtikten sonra Osmanlının içini karıştırmaya çalışan dış güçler özgürlük adına vatanını satacak meziyet sizleri aramaya koyuldu. Çokta zorlanmadı. Ne kadar devşirme, dönme ve dışarıda eğitim almış insanlar varsa önce onları yanlarına alarak mason locaları ile tanıştırdılar. O zamanlarda birde moda idi. Padişahı sevmeyenler ülkelerinden gizlice kaçıyorlardı. Nereye biliyor musunuz? Paris´e. Yani Fransa´ya. Yaklaşık yüz yıldır Fransızlar hem Osmanlıya hem de Türkiye ye karşı kinini Türk düşmanlarını beslemekle yapmıştır. Osmanlı zamanında da hain besleyen vatanını bölmeye çalışan ittihatçılara destek veren bu devlet şimdilerde de ne kadar vatan haini ve meczup varsa kendi bünyesinde onları himaye etmekte.

1913 yılındaki Bab-ı Ali Baskını ile iktidarı ele geçiren İttthat ve Terakki Partisi liderlerinden Talat Paşa, Enver Paşa, Cemal Paşa; Osmanlı Devleti´ni 1914 yılında Almanların yanında Birinci Dünya Savaşı´na sokmayı başarmış ve bu  üç toy maceraperest, Osmanlı´nın kaderiyle oynamışlardır. 1914 yılında Sultan Abdulmecid´in torunu olan Naciye Sultanla evlenerek saray damadı olarak etkin bir görev üstlenen Kurmay Yarbay Enver Bey, ön plana çıkmıştı. Naciye Sultan; Padişahlardan Abdulhamit, Reşat ve Vahidettin´in kızkardeşiydi. Osmanlı´yı da zaten bu padişah ile damatları Enver batırdı. Enver Paşa´nın Don Kişot misali celallenerek, boyuna posuna bakmadan 96.000 kişilik Osmanlı Ordusunun başına geçerek, Sarıkamış ve Allah-ü Ekber Dağlarında karda kışta, 1915 Aralık-Ocak ayında Osmanlı Ordusunu savaşmadan ve tek kurşun attırmadan 90.000 şehit verilmesine sebep olması sonucunda, Kars-Ardahan-Sarıkamış-Artvin-Batum-Erzurum-Muş-Bitlis Rusların eline geçmişti. Silik ve etkisiz bir Padişah olan Sultan Reşad zamanında, İktidardaki İttihat ve Terakki Partisi Birinci Dünya Savaşında toplam 3 cephede, 210.000 şehit vermişti. Almanya´nın, İtilaf Devletlerine yenilmesinden sonra biz de, 30 Ekim 1918 tarihinde teslim olmuştuk. Bu teslimiyet sonrası, Enver-Talat-Cemal Paşalar idam edileceklerini ve cesetlerinin Galata Köprüsüne asılacağını öğrenince, 1 Kasım 1918 günü İstanbul´dan Alman Denizaltısı ile Rusya´ya, Kırım´daki Sivastopol kentine kaçtılar.

İşte koskoca imparatorluğun kısaca batış hikâyesi.

Şimdilerde ise ellerini güçlendirmeye çalışan Cumhuriyetçiler, asker göreve diyen emanetçiler, burada iç işlerini karıştırmaya çalışan dış devlet ajanları ile birlikte el ele verip ülkeyi bir savaş ortamına çekmeye çalışıyorlar. Bir partinin eş başkanı utanmadan ve sıkılmadan devletin dinamiklerine dinamit koyan şerefsizlerin cenazesine katılıyor. Başları sıkıştı mı kaçacak yerleri var. Hainliğin başkenti Fransa. Tüm terör örgütlerini destekleyen ve besleyen bir kent orası. Gidenler bilir. Türk pasaportu ile oraya kaçan ve daha sonra siyasi sığınma hakkı isteyen teröristlerin başkenti.

Yukarda da anlatmaya çalıştım, hain her zaman hain, terör her zaman terör. Tarihin her zamanında vatanını, milletini satmaya çalışacak kahpeler mutlaka olacaktır. O zaman Abdülhamit e yapılmaya çalışılan entrikalar şimdi ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan a yapılmak istenmektedir. Ama buna muvaffak olamayacaklar. Yüzde ellinin üzerinde bir oy ile vatandaşların hür iradesi ile seçilmiş olan Cumhurbaşkanına sahip kaç dünya devleti var. Onun için kıymetini bilmek gerek. İç ve dış düşmanlarımızın kim olduğunu iyi anlatmak gerek. Bu memleketi de Osmanlı gibi batırıp parçalamak isteyenler duyurulur.

Dur Türkiye´de halkın Cumhurbaşkanı var.

Kalın Sağlıcakla,