Necmettin ÇUHADAROĞLU


ANLAMAK

ANLAMAK


 

Bu günkü yazımızdan önce KTO Başkanımız Mahmut Hiçyılmaz için bir yazı yazacaktım ama onun açıklamalarını bekledim o konuya ayrıca değineceğim. Ama bir birimizi anlamıyoruz, ya da birbirimize bir şey anlatamıyoruz gibi geliyor.

Bazen fark etmesek te her dalda imtihan oluyoruz aslında. Kimi zaman hafif, kimi zaman ağır. Eğer sabreder ve isyan etmezsek rabbim mutlaka bir ferahlık verir. Ayette buyurulduğu gibi ?´şüphesiz her zorlukta bir kolaylık vardır´´ (İnşirah Suresi). La rahate fid dünya. Dünyada rahatlık yoktur. Hadisi şerifi gibi. Nedir insanoğlunun birbirinden istediği? Bir birinden ayrıştığı. Bir biri arasındaki rekabet ve benlik duygusu. Hamaset besleme, yapılan işlerde öne çıkma arzusu. Kendini iyi gösterme ve nefs mücadelesi. Ben yaptım, ben bilirim, benim fikrim. Şeytan bir melek iken ben insanoğlundan daha üstünüm deyip cennetten kovulmadı mı? Bu kadar anlatılmasına rağmen neden hala ben demek niye.

Yunus Emre ile devam edelim; Gelin canlar bir olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz. Kimseye kalmayan dünya için çalışmaya devam edelim ama kırmadan dökmeden.

Bütün bunlar olurken, hala dünyadaki gelecekleri için yalan yanlış bilgilerle onun bunun yanında dolaşanlar, takla atanlar var mı aramızda. Olmaz mı? Hem de bir araba dolusu var. Takla atmayı bos verin amuda kalkan bile var.

Sonuç, ne götüreceğiz. Bir gün Azrail zatı muhteremin kapısına gelir; hadi gidiyoruz, süren doldu der. Ömrünün son dakikaları, son demi, vakit tamam artık gidiyoruz der. Zatı muhterem telaşlanır, keşke efendim daha önce haber verse idiniz hazırlık yapardık deyince Azrail tebessüm eder; ben sana haberi her sene verdim, en sevdiklerini yanından aldım, anneni, babanı, arkadaşlarını, bu ihtarlar sana bir haberdi daha hazırlık yapmadı isen o da senin bileceğin bir iş der ve onu diğer âleme gönderir.

Kısaca dünya için bu kadar emek vermeden zengin olmaya makam mevki sahibi olmaya ne gerek var. Sonunda ölüm yok mu ucunda.

Emeksiz zengin olanın

Kitapsız bilgin olanın

Sermayesi din olanın

Rehberi şeytan olmuştur. Size Şeytanınız bol olsun diyorum. Her günkü gibi bir kıssa;

Bir eşek bir öküz

İki softa, ramazanda bedava yiyip içeriz diye bir Bektaşi köyüne misafir olurlar. Hoşbeşten sonra, içlerinden biri tuvalete gider. Bektaşi, bu softaları kontrol etmek için odada kalana sorar:

Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?" O da kendini üstün göstermek için

Bırak şunu, eşeğin tekidir", cevabını verir. Biraz sonra öteki softaya da aynı soruyu sorar:

Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?

Bu softa da öteki gibi

"Bırak şunu, öküzden farkı yoktur", cevabını verir.

Akşam olunca iftar sofrası kurulur. Fakat tepsinin üzerinde arpa ile samandan başka bir şey göremeyen softalar hayretle sorarlar:

Bunlar ne erenler?

Bektaşi gülerek cevap verir:

Biriniz eşek, ötekiniz öküz. Sizin için bunlardan daha iyi azık olur mu?" der. Gıybet edenlere, birbirlerinin arkasından iftar sofralarında atanlara duyurulur.

Günün sözü ile de bitirelim isterseniz; Bazen sebepsiz susmak gerekir çünkü anlattıkların karşındakinin yüreğine değmiyorsa kitaplar dolusu konuşsan da boşuna demektir...