Şaban KÜLHANCIOĞLU


ALLAHIN ŞANSLI KULU(!)

Kendimi her zaman Allahın şanslı kullarından biri olarak addederim.


 

 
Kendimi her zaman Allahın şanslı kullarından biri olarak addederim.
Bunu söylerken;sakın aklınıza öyle abartılı uçuk kaçık şeyler gelmesin.
Hayatım boyunca; ne piyangodan büyük bir ikramiye vurdu.
Ne anadan babadan büyük yüklü bir servet kaldı.
Ne kaynanadan,kaynatadan maddi destek...
Ne ticaretle iştigal edip bol paralar kazandım.
Ne de bir icat keşfedip bir anda servete kavuştum.
Bu söylediklerimin hiç birisi olmadığı gibi, hiç birisi de yanımdan teğet bile geçmedi.
Aksine,fakir bir ananın babanın evladıydım.  
Öyleyse neydi beni Allahın şanlı kulu (!) yapan..?
Veya beni bu düşünceye sevk eden.
Allahıma binlerce defa şükürler olsun ki...
Sadece ve sadece...
80 milyonluk bir ülkede T.C devletinin bir kamu iş yerinde çalışma hakkına erişmiş bir Türk vatandaşından biri olma bahtiyarlığına kavuşmuştum o kadar.
İşte...
Benim kendimi ´Allahın şanslı kulu´ olarak addetmeme neden olan sebep budur!
Evet...
Başkaları benim bu değerlendirmemi abartılı bulabilir,fakat ben böyle bir kanaat taşıyorum.
Yaşım altmışa dayanmış durumda.
Hasbelkader son kırk yıldır,  bu ülkenin orta sınıfına mensup bir vatandaşı olarak ülkemin meselelerini iliklerinde hissetmiş biri olarak bu değerlendirmeyi yapıyorum.
Bu ülkede 3,5-4 milyona yakın işsizin olduğu... 
Milyonlarca insanın açlık sınırının altında ücretlere çalıştığı...
Üniversite mezunların %25 inin iş bulamadığı...
Kırk milyona yakın yoksulu olan...
Halen özel sektörde sigorta pirimi dahil,sendika,toplu sözleşme ve işçi sağlığı ve iş güvenliğinin 
´Allaha emanet´ olduğu bir ülkede...
İşte ben; Allahın şanslı (!) kulu sayılırdım.
Çünkü...
Sadece, elinde bir sanat okulu diploması ve sağlığından başka bir sermayesi olmayan bir genç olarak...
T.C devletinin kurumlarından birinde sendikalı,toplu sözleşmeli çalışabilme bahtiyarlığına erişmiştim.
Anada yoktu babada yoktu...
Elde yoktu avuçta yoktu ama...
Devletim beni kimselere ezdirmemiş, kanatlarının altına almıştı.
Hem sendikalı hem de toplu sözleşmeli olarak..
İşçi sağlığı ve İş güvenliği haklarım en asgari düzeyde sağlanarak...
Çalışma hayatım boyunca,yaşam şartlarımız çok yüksek düzeylerde olmamasına rağmen ailemizi normal şartlarda bir hayat yaşatmış, çocuklarımı okutabilmiştim..
Düzenli bir hayatı sağlama imkanım olmuştu..
Milyonlarca insanın özel sektörde üç otuz paraya sendikasız,sigortasız,sağlık koşullarından yoksun 
çalıştığını gördüğüm zaman...
Devletimin bana kol kanat germiş olmasını gözümde ve gönlümde nasıl büyütmezdim?
Devletimin bana verdiği imkan sayesinde belki zenginler gibi aşırı lüks bir hayatım olmamıştı.
Hisarcıkta Talasta villalarım...
Mersedeslerim, 4X4 JEEP arabalarım...
Çocuklarım kolejlerde okumadı belki ama...
Kimseye muhtaç olmadan,kendi ayakları üzerinde onuruyla durabilen bir vatandaş olmanın gururunu hep taşımıştım.
Kamudaki işim sayesinde; çocuklarımı okutabilmiş evimi alabilmiştim.
Ayağımı yerden kesecek mütevazi bir arabamda olmuştu.
Çoluğumun çocuğumun karnını doyurabilmiş,sağlığını koruyabilmiştim.
Çevremde dostlarım olmuş toplum içinde varlığımı koruyabilmiştim.
Yasal haklarımda en ufak bir suistimal olmamış yıllar sonra emekli olabilme haklarıma kavuşmuştum.
Bir kamu emeklisi olarak özel sektör emeklilerine göre daha iyi bir emekli aylığı alabiliyordum.
Bu sayede emeklilik yaşantımın vasatın altına düşmediği bir gerçekti. Şimdi...
Ülkemizin mevcut koşullarına baktığım zaman,işsizliğin korkunç boyutlara ulaştığını gördüğümde...
Aile içi şiddete, ekonomik sıkıntılardan intiharlara,uyuşturucu bağımlılığına sürüklendiğine şahit olduğumda...
Tabiki kendimi ´Allahın şanslı kullarından biri´ olarak görüyorum.
Bizlerin insanca yaşamamıza vesile olan o Kamu iktisadi Kurumları hayata geçirenlere minnet ve vefa duyuyorum.
Bizi kanatlarının altında kimselere muhtaç etmeyen T.C devletimize...
Devletimize bu işyerlerini kazandıran,bizlerin ve devletimizin kazanması zihniyetini taşıyan ve gayret gösteren gelmiş geçmiş tüm devlet adamlarımıza şükranlarımı sunuyorum.
Nur içinde yatsınlar!