Metin SÖNMEZ


ALAYINIZA GİDER!

ALAYINIZA GİDER!


Konu çok. Gündem, yoğun. Say sırala bitmez durumları.
Vira bismillah deyip başlamak lazım bir yerden…
Malum, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü idi… Günün anlam ve önemine binaen Anadolu Sakatlar Derneği Genel Başkanı Osman Kılıç’la gazetemizin acar muhabiri Dilek Bolat bir röportaj yaptı. Kılıç’ın ağzından dökülen sözler, yenilir-yutulur cinsten değildi. Engelli vatandaşlara yönelik, “Allah vergisi, bir hata yaptım ki bu cezayı çekiyorum demesi gerekir” sözleri Kılıç’ı yalnızca yerel de değil, Türkiye’nin de gündemine oturttu…
EMEK HIRSIZLIĞI!
Hafazanallah, bu sözler normal bir insanın beynini kafatasından çıkartacak kadar sarstı… Sonrasında yerel ve yaygın medya Dilek Bolat imzalı Büyük Kayseri Gazetesi haberini kimi izin alarak, kimi izinsiz kullandı…
Bu haber hâlâ gündem oluşturmaya devam ediyor…
Haberle ilgilenenler ve okumak isteyenler sitemizde bulabilir, o röportajın ses kaydını da dinleyebilir. Benim dikkat çekeceğim konu başka… Bu haberi gazetemizden aldıktan sonra, emekçiye, alın terine saygısızlık yapanlara iki kelam etmek farz oldu…
Mesleğinize, meslektaşınıza hiç mi saygı duymuyorsunuz da, “Bir yerel gazetede yayımlanan röportaj” diye başlayan cümlelerle ucuzluğunuzu ve acizliğinizi tescilliyorsunuz… Büyük Kayseri Gazetesi, Dilek Bolat haberi deseniz, küçülmezsiniz, aksine büyürsünüz…
Tek kelimeyle, sizin yaptığınıza emek hırsızlığı derler!
KİMİN KAYMAKAM’I BU
SAYIN VALİ?
Bir başka vahim durum olduğunu MHP Tomarza İlçe Kongresi’nden öğrendik…
Demokrasinin vazgeçilmez unsuru legal siyasi partilerden biri olan ve 47 yıllık geçmişe sahip MHP, olağan kongresini yapabilmek için, Tomarza ilçesinde Kaymakamlık’tan yer istedi.
Cevap: “Veririm ama Cumhurbaşkanı ve Başbakan hakkında olumsuz konuşmalar olmayacak!”
Bu sözler, Türkiye Cumhuriyeti adına görev yapan bir Kaykamam’a ait iyi mi?
İster inanın, ister inanmayın. Durum bu!
Kaymakam, kaymakam… Hadi oradan, hadi oradan… Sen kimin kaymakamısın be kardeşim?
Devletin mi, hükümetin mi?
Efendim, Vali Orhan Düzgün, MHP Grup Başkan Vekili Yusuf Halaçoğlu ile yaptığı telefon görüşmesinde, “Kaymakamımızın acemiliği” deyivermiş… Ne yani sayın Vali, bunu acemilikle nasıl izah edebilirsiniz?
Bu kadar basit mi?
Şimdi yarın, AKP aynı yeri istedi. Halk Eğitim Merkezi Salonu’nda kongre yapacağını söyledi… Aynı kaymakam çıkıp, AKP’lilere “CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na, MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye laf söyleyecekseniz bu salonu vermem” deme cüretini gösterse, “Kaymakam acemilik yaptı mı” dersiniz yine… Bu sorunun cevabını çok merak ediyorum ama…
Yok, yok, memleketin çivisi çıkmış be azizim…

“O” İLE BAŞLADI, “Ç” İLE BİTİRDİ,
BİR DE SÜTÜ BOZUKLAR VARDI
Gelelim Pazar gününe…
PTT 1. Lig’de dev bir karşılaşma var. Süper Lig’i hedefleyen iki takımın adamakıllı mücadele edeceği zorlu bir 90 dakika. Yenilmezlik unvanlı Osmanlıspor ve hemen ikinci sırada yer alan Kayserispor Kadir Has Stadı’nda karşı karşıya geliyor…
Stres tavan yapmış…
SAİ Erciyesspor’u şampiyon yapan ve Süper Lig’e taşıyan, bu şehrin ekmeğini yiyip, suyunu içen, parasını-pulunu tıkır tıkır cebine koyarak, yol ayrımına giren teknik direktör Osman Özköylü, Osmanlıspor’un başında daha dakika bir, gol bir durumunun altına imza attı…
Kendi yedek kulubesinin yanında bulunan top toplayıcı gencecik bir çocuğa ortada hiçbir şey ama hiçbir şey yokken, sunturlu bir küfür savurdu… İlk gerginlik burada başladı. Ki, maçın hakemi deneyimli Fırat Aydınus’un, bu tepkinin ardından gerilen maçın faturasını Özköylü’ye kestiğini ve “Tüm bu sertliklerin, olan-bitenin sebebi sensin” dediğini herkesler duydu…
Osmanlı takımının lehine iki penaltının çalındığı maçı Kayserispor 3-1 kazandı…
Henüz maç bitmeden Özköylü’nün, “O” diye başlayan ve “Ç” diye devam eden seyirciye yönelik küfürleri, devam etti durdu… Yetinmedi, yedek kulübesini tekmeledi, yumrukladı… Ardından da seyirciye pet şişedeki suyu fırlattı…
Bizim, tam olarak maç bitti, her şey geri kaldı diye düşündüğümüz anda, kızılca kıyamet, basın toplantısına denk düştü…
Hırsını alamayan Özköylü, ortada fol da, yumurta da yokken, toplantının yapıldığı merkezde, hakaretlerle TV1’in Genel yayın Yönetmeni Doğan Havur ve Müessese Müdürü Mehtap Şahin’in üzerine yürüdü ve resmen dövmeye yeltendi… Her şey görüntülerde sabit. Resmen külhanbeyi tavırlarıyla bayan-erkek fark etmeksizin müessir fiil suçunu işlemek adına harekete geçen bir bir teknik direktör, bir spor adamı düşünün… Durum bu… Adam Kayseri’de Kayseri gazetecileri dövecek resmen… Merak eden ve izlemeyen varsa, internetin her milimetre karesinde var bu utanç görüntüleri…
Hem futbolcu, hem teknik adam olarak Kayseri’nin parası kursağından geçen Özköylü’yü, az-biraz tanıyanlar bu tablonun sürpriz olmadığını bilir. Neyse gerekli cevabı tüm basın örgütleri ağzının orta yerine yapıştırdı…
Bana göre sürpriz, sosyal medya üzerinden Özköylü’yü haklı çıkarmaya yönelik çabalar…
En çok incindiğim nokta da bu…
Adam, ağzını bozmuş, Kayseri’nin alayına gider yapıyor, hepi-topu iki sütü bozuk çıkmış, “Adam haklı” demeye getiriyor…
Ben bu tip insanlara şeref yoksunu diyorum…
Onursuz, Kayseri düşmanları diyorum…
Esfele-i safilin diyorum…
Diyorum da diyorum…
İçimden geçen çok cümleler var da, onu da sizlere bırakıyorum…