TURAN: “ BİZ TÜRKÜZ, TÜRKÇÜYÜZ VE DAİMA TÜRKÇÜ KALACAĞIZ”

2.05.2020 10:55:00

Kayseri Ülkü Ocakları Başkanı Serdar Turan, 3 Mayıs Türkçülük Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

Kayseri Ülkü Ocakları Başkanı Turan mesajında, “1 Mart 1944 tarihli Orhun dergisinde Atsız tarafından kaleme alınan “Başvekil Şükrü Saraçoğlu’na Açık Mektup” ile aynı derginin 1 Nisan 1944 tarihli 16. sayısında yayınlanan “Başvekil Şükrü Saraçoğlu’na İkinci Açık Mektup” un ardı sıra fırtına kopmuştur. Aslında bu mektuplardan yaklaşık 1,5 yıl önce dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu 5 Ağustos 1942’de meclis kürsüsünde şu sözleri söyleyerek büyük alkış toplamıştı;

“Biz Türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar ve laakal bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız” 

Başbakanın bu sözlerini Atsız ilk yazısında,

‘‘Türk, tarihi ile uğraşmış bir münevver olarak söyleyebilirim ki ne ırkımızın ne de devletimizin tarihinde, Türk Milliyetçiliği resmi bir ağızdan bu kadar kesin sözlerle hiçbir zaman açığa vurulmamıştı. Bu sözlerin Türkçü çevrelerde nasıl sevinçle karşılandığını anlatmaya lüzum yoktur’’ sözleri ile övmüş fakat daha sonra bu sözlerin yalnızca söz olarak kaldığını, uygulamaya geçmediğini sert ve net bir tavırla korkusuzca dile getirmiştir. Özellikle solcuların devletin içinde yerleşip ideolojik verdiği savaşlarından bahseden Atsız son cümlelerinde yazısının dikkate alınıp alınmayacağına göre hareket edeceğini açıkça belirtmiştir.

Atsız ikinci yazısında, ilk yazısı için Orhun Dergisi’ni kapatmadığından hoşnut kaldığını bunu Türkiye’de yazı hürriyeti olduğunu ve hükümetin samimi Türkçü tavır gösterdiğinden memnun olduğundan bahsetmiştir. Tekrar solculuk, komünizm üzerine düşmüş hatta Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki (Maarif Vekaleti) solcuları kişi kişi yer yer örnek vererek açıklamıştır. Özellikle devlet büyüklerini ve rejime karşı 1931’de yazdığı manzume ile Konya’da 14 ay hapis yatan Sabahattin Ali’nin de vatan hainliğine vardığı eylemlerini anlatmıştır. 

Bu yazı sonucunda aralarında Sabahattin Ali’nin de bulundu bir grup Atsız’a dava açtı. Ve 26 Nisan 1944’ te ilk duruşma başladı. İlk duruşma ertelendi. 3 Mayıs 1944 günü ikinci duruşma oldu. Aynı gün büyük bir kalabalık öncelikle Ulus’a sloganlarla, marşlarla yürüdüler. Ardından başbakanlığın önüne gelip Başbakan ile görüşmek istediler. Orda olmadığını öğrenince İstiklal Marşı söyleyip ayrıldılar. Yürüyüş devam ederken polisler kalabalığın üzerine gidip toplam 165 genci tutukladılar. Tarih bahseder ki, o gün ki artan coşkulu kalabalığı Ankara sokakları o güne kadar görmemiştir. 

Daha sonra 9 Mayıs 1944’ te dava sona ermiş mahkeme Atsız’ın ‘’vatan haini’’ tabirini hakaret değil sövme olarak kabul etti. Ona göre ceza verdi, cezada indirim yaptı ve erteledi. Zaten dönemi düşünürsek yargıç beraat kararını veremezdi. Artık Türkçülük resmi ve siyasi dile gelmiş ve uyanmıştır. Ancak dönemin Milli Eğitim Bakanlığı durmaksızın Atsız dahil tüm Türkçülerin peşindeydi. İlerleyen günlerde Atsız tutuklandı. Onunla bağlantısı olan herkes gibi. Hatta Atsız’ın evinde yapılan aramada Başbuğ Alparslan Türkeş’in gönderdiği bir mektup bulunur ve onu da tutuklarlar. Aralarında Zeki Velidi Togan’ların, Orhan Şaik Gökyay’ların, Nejdet Sancar’ların, Reha Oğuz Türkkan’ların bulunduğu toplam 23 kişi 7 Eylül 1944’te ‘‘Irkçılık-Turancılık Davası’’nda yargılanırlar. Artık durmak bilmeyen İşkenceler, tabutluklar başlar. 29 Mart 1945’te dava tüm sanıkların beratiyle sonlanmıştır. Aslında sonlanan dava değil, orda bulunan Milliyetçi-Türkçülerin işkenceleriydi. 

3 Mayıs Türkçülük gününün kısaca özetiydi bu. Aradan 76 yıl geçmiş olmasına rağmen o gün sokakta marşlar söyleyen Türk Milliyetçilerinin ateşlerinin değil sönmek daha da harlandığının göstergesidir. Başbuğ’lar, Atsız’lar, Gökyay’lar iyi ki vardılar. Onlar ateş olup kendilerini Türk milleti için yaktılar. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Bu vesile ile 3 Mayıs Türkçülük günü kutlu olsun!” ifadelerine yer verdi.