Tarih: 30.05.2016 09:42

TRT REPERTUVARINDAKİ TÜRKÜLERİN 154´Ü ECZACILIK VE TIP TEMALI

Facebook Twitter Linked-in


ERÜ Eczacılık Fakültesi son sınıf öğrencisi Nuri Çağlayanoğlu, bitirme tezinde, TRT repertuvarına kayıtlı 4 bin 604 türkünün içinde, eczacılık ve tıp temalı olanlarını inceledi. Kendisi de müzisyen olan ve elektro gitar çalan Nuri Çağlayanoğlu, tez danışmanlığını yapan Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Halil Tekiner´in de müzikle olan alakasından dolayı, eczacılık ve müziği birleştirecek bir çalışma yapmaya karar verdiklerini söyledi. Eczacılık fakültelerinde yapılan bitirme ödevleri ya da araştırmalarda klinik ve bilimsel çalışmalar üzerinde yoğunlaşıldığını kaydeden Nuri Çağlayanoğlu, ?Bizim çalışmamız ise sosyal eczacılık üzerine. Bu çalışma bana müzikal olarak da katkıda bulundu; nota bilgim gelişti, repertuvarım arttı. Halkımızın derdini en rahat aktarabildiği araç olarak türkülerin ne kadar kıymetli ve değerli olduğunu gördük? dedi.

LOKMAN HEKİM TÜRKÜLERDE DE ÖNE ÇIKIYOR
8 ay süren çalışmada, 4 bin 654 türkünün 154´ünün eczacılık ve tıp temalı olduğunu tespit ettiklerini belirten Nuri Çağlayanoğlu, türkülerde en çok hekim, cerrah, hasta, merhem, ilaç, dert, derman, deva kelimelerine rastladıklarını söyledi. Nuri Çağlayanoğlu, tezin sonucunda elde ettikleri diğer bulgulara dair şu bilgileri verdi:
?Bunun dışında tıp ve eczacılık etiği, dönemin ünlü eczacıları kimlerdir, halkın eczacılık ve tıp personeline bakış açısının ne olduğunu araştırdık ve dönemin ünlü eczacılarından birinin Lokman Hekim olduğunu tespit ettik. Farmasötik form olan merhem kelimesinin türkülerde çok geçtiğini tespit ettik. Bunun nedeninin de türkünün yazıldığı dönemde ilaç olarak merhemin algılanması olduğunu gördük. Sosyolojik açıdan da bakıldığında, ?merhem olmak´ tabirinin, ?bir derde derman olmak´ manasına geldiğini görüyoruz.?

EN ÇOK TIP TERİMİ İÇEREN TÜRKÜ SİVAS VE ŞANLIURFA´DA
Tıp ve eczacılık terimi içeren türkülerin, il bazında en fazla Sivas ve Şanlıurfa´dan; bölge bazında ise Doğu ve İç Anadolu Bölgesi´nden çıktığını ifade eden Nuri Çağlayanoğlu, ?Bölgelerin sosyo ekonomik gelişmişlik düzeyi ile türkü sayısının ters orantılı olduğunu tespit ettik. Orada yaşayan halkın sosyo ekonomik seviyelerinin düşük olması nedeniyle sağlık hizmetlerine ulaşamadığını, bunun özlü sözler ve deyimlere, anonim biçimde türkülere yansıdığını ve günümüze kadar geldiği verisini elde ettik? diye konuştu.

HEKİME KIZAN, ACI ÇEKEN, DOKTOR PARASI OLMAYAN TÜRKÜ SÖYLEDİ
Vatandaşların türküleri, çektiği ağrıyı, doktora kızgınlığını, kimi zaman da doktor parası bulamadığı için yaşadığı sıkıntıyı anlatmanın aracı olarak kullandığını dile getiren Nuri Çağlayanoğlu, ?Mesela ?Hastane Önünde İncir Ağacı´ türküsünde hekimlerin tıp ve eczacılık etiği açısından hastalara çok da iyi davranmadığını tespit ettik. Türkünün sözlerinde geçen, ?Baştabip geliyor zehirden acı´ sözlerinin, aslında baştabibin gelirken hastaya güler yüzlü davranmaması ya da hastanın doktora karşı kötü bir izleniminin olması ortaya çıkıyor. Yine, ?Hüseynik´den çıktım Seher Yoluna´ türküsünün de sözlerine baktığımız zaman, Hüseynik köyünden şehir yoluna gitmekte olan bir vatandaşın, sözlerin devamında, ?Can ağrısı tesir etti koluma´ demesi, ?can ağrısı´ tabiri ile ?anjino pektoris´i tarif ettiğini göstermektedir. Günümüzde hekimlerimiz hastalıkların Türkçe karşılıklarını bulamaz iken, ozanın ?can ağrısı´ tanımı güzel bir örnek teşkil etmiş. ?Doktor Bey´ ya da ?Vatandaş Türküsü´nde de, Abdurrahim Karakoç´un dizelerinde, hastanın parasının olmamasından kaynaklı muayene olamama endişesi görülebiliyor" ifadelerini kullandı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —