?Şiddet Dilde Başlar?

22.12.2016 09:32:11

Erciyes Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Klübü öğrencileri tarafından "Kadına Şiddet" konulu "Bilinçlendirme ve Farkındalık Yaratma" konferansı düzenlendi.

Konferansa Sosyolog Aile Danışmanı Dilek Albayrak ve Avukat Mehmet Üçok konuşmacı olarak katıldı. Sosyolog Aile Danışmanı Dilek Albayrak , "Kadına Şiddetin" fiziksel sürecinden önce gerçekleşen psikolojik sürecin etkilerinden bahsetti. Albayrak; " Şiddet, sağlıklı olarak kurulamayan iletişim sonucu ortaya çıkan öfkenin dışa vurumu olarak bilinir. Her şeyin başı iletişim. Yani iletişimde oluşamayan karşılıklı anlatamadığımız şeyler öfkeye dönüşüyor. Şiddet uygulamadan evvel bir sürü şeyler düşünüyoruz kafamızda. Düşüncelerimiz her zaman için duygularımızı, duygularımız da davranışlarımızı oluşturuyor. Karşımızdaki kişiye kendimizi anlatamadığımız, düşüncelerimizi dile getiremediğimiz vakit öfkelenmeye başlıyoruz. Bu düşüncelerin arkasından öfke, üzüntü, sıkıntı, bunalım gibi duygular oluşuyor. Duygular da davranışa dönüşerek şiddete bağlanıyor. Burada püf nokta düşüncelerimize sahip olabilmektir. Diğer bir konu ise, karşımızdaki kişinin farklı olduğunu düşünemiyoruz. İkili ilişkilerde her zaman birbirimizi yanlış anlarız, eksik konuşuruz, genelleme yaparız ya da çarpıtırız. Her insanın atfettiği anlam çok farklıdır. Çünkü içinde bulunduğumuz yaşantılarımızla, farklı süreçlerden geçmemizle alakalıdır. En ufak kurduğumuz cümlelerde bile ?sen mi bunu yaptın?´ derken vurguladığımız tondan dolayı karşımızdaki kişiye hakaret ediyoruz, psikolojik şiddet uyguluyoruz. Sağlam bir iletişim ile şiddet engellenebilir" şeklinde açıklama yaptı.
Fiziksel şiddetin sonrasında yaşanan hukuksal aşamalar hakkında bilgi veren Avukat Mehmet Üçok; "Nasıl bir olay, bir kadının bir insanın öldürülmesinin hangi duygu ve öfke ile bir kadının ağzının burnunun kırılmasını, kemiklerinin kırılmasını, gözlerinin patlatılmasını kaçınılmaz kılar. Algılarımız ben insanım ve ben kadınım algısıyla şekillenmediği sürece doğru tespit yapmamız doğru sonuçlara varabilmemiz, doğru çözüm üretebilmemiz mümkün değil. Türkiye´nin sorunu zaten bu. Hukuki süreç anlamında, yasal düzenleme anlamında Avrupa ülkelerinde hiçbir eksiğimiz yok hatta pek çok noktada ilerideyiz. Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı´nı Türkiye Cumhuriyeti pek çok medeni Avrupa ülkesinden onlarca yıl önce verdi. Kadın demeyen, oy hakkı vermeyen o ülkelerde kadın milletvekili sayısı yüzde 50´lerde iken bizde kadın milletvekili sayısı yüzde 10´larda. Demek ki sorun yasada değil. Problem şiddetin kaçınılmaz olması değil üst algıdan karşıdaki kişiyi kadın olarak kabul etmemek, insan olarak kabul etmemektir. Siz karşınızdaki kişiyi kendinizde eşit birey anlamda kabul etmediğiniz sürece bahsettiğimiz şiddetler ortaya çıkar. Yasa çıkardıkça, uygulama yapılarını oluşturdukça her geçen süreçte özellikle 2000´li yıllardan sonra her geçen yıl öldürülen kadın sayısı artıyor. Tecavüz edilen kadın sayısı artıyor. Aile içinde baskılanan kadın sayısı artıyor. Bir insan karşısındakini bir birey olarak insan olarak görmediği için dövüyor. Bir kadın ne yaparsa yapsın hem de çocuğunun gözü önünde öldürülmeyi hak etmez" dedi. (Haber-Foto: Türkân Coşkun)



Anahtar Kelimeler: Şiddet Dilde Başlar