PARA YOKSA FEHMİ KUŞ!

27.01.2015 11:32:09

Kayseri futbolunun duayen ismi Fehmi Kuş...

Kayseri futbolunun duayen ismi Fehmi Kuş... Zaman zaman keyifli, sinirli, hüzünlü bir söyleşi gerçekleştirdik.  Anıları ile Kayseri futbol tarihine ışık tuttuk... “Para varsa başka kuş, para yoksa Fehmi Kuş” sözünü soruyoruz kendisine ilk olarak Mustafa Alan’ın çıkardığını söylüyor... Benim amacım genç yetenekler yetiştirmekti diyor, o yüzden Kayserispor profesyonel takımda olmak istemediğini anlatıyor. Kayserispor’da çok param kaldı diyor ama üzülmüyor. Fehmi Kuş,  “Bunca yılda para kazanamadım ama itibar kazandım” diyor gururla...Altyapıdan yetiştirdiğiniz Kayserili sporcuları oynatıyorsunuz… Maddi sıkıntıdan dolayı mı yoksa şehre daha fazla katkı sağlamak için mi?

 

   Kayserili gençlere çok güveniyorum. Onların çoğunu da zaten ben yetiştirmiştim. O nedenle onlara güveniyordum. Yapacaklarına inanıyordum. Sonra zaten ben Kırşehirspor’a gittiğimde Kayseri’den 6 sporcu götürdüm. Aksarayspor’a gittiğimde de 4 kişi götürdüm. Kayserili gençlere o kadar güveniyordum. Onlar da beni çok iyi tanıyorlardı. Dolayısıyla anlaşmamız kolay oluyordu. Benim oyun sistemimi, ne yapmak istediğimi onlar daha iyi biliyorlardı. O nedenle daha verimli oluyordu. Mesela bir çatça 9 Kayserili oynattım. Hatta sonradan maça 1 Kayserili daha girdi 10 kişi oldu. Buradaki kazanımımız şu: Çocukların çoğu antrenör oldu. Şu anda onların içinde Mustafa Uğur var, Mehmet Bulut, Rıdvan Çeçen, Erdoğan Özdoğan var. Birçok sporcu antrenör oldu bu sayede.

 

 Futbolcularınız vefalı mı, sizi arayıp soruyorlar mı?

 

Beni arayıp soruyorlar. Ziyaret de ediyorlar. Tabii aralarında haberleşemediklerimiz de oluyor. Onların özel durumları da oluyor. Antrenörlüğümde çok serttim. Zordu ama gerektiğinde fiziki müdahale de yapıyordum. Yalnız benim dürüstlüğüme ve iyi niyetime inandıkları için hiçbir tepki göstermezlerdi. Aramızda hiçbir kırgınlık olmadı. Hatta şöyle bir anım daha var:  Elazığspor’la anlaşmaya gittim. İlk 3 gün antrenman yoktu. Sonra antrenmana çıktım. Takımı çalıştırdıktan sonra akşam başkanla, yönetim kuruluyla otururken Başkan bir ifade kullandı. “ Hocam biz seni dışarıda gördük. Bu adam nasıl takım çalıştıracak çok yumuşak huylu bir insan dedik, ama sahaya çıkınca bambaşka bir insan oldunuz” dedi. Gerçekten yapımı bilenler bilir, öyleyimdir. Sahaya çok konsantre olurdum. Antrenörlüğe, görevime çok konsantre olurdum. En çok takdir edildiğim konu da etkide kalmadan, tarafsız, herkesin hakkını vererek çok ciddi çalışmamdır. Bu nedenle de çok saygı görürdüm. Kötü bir tepki hiç görmedim. Çok çok iyi ilişkilerim oldu.

 

   Eğitim hayatınızla futbol hayatınızı birlikte yürüttünüz… Ama şimdi çocukların illa ki bir tercih yapmaları lazım. Sizin ekstra bir çalışmanız mı vardı ki ikisini bir arada yürütebildiniz?

 

   Tabii ikisini bir arada yürütmek isteyen çocuklara ben şunu söylüyorum. Okul zamanı okul. Okul dışındaki boş zamanlarında sıradan bir genç gider dışarıda gezer veya herhangi bir işle meşgul olur. Sporcu da antrenman yapar. Yani futbol oynayan çocuk ben hem okuya gidiyim hem de antrenman yapıyım, hem de geziyim tozuyum diyemez. Bu üçü bir arada olmaz. Futbolcununki okul ve spordur. Bu yönlü bir uygulama çok önemli. Benim spor ve oyun dışında hiçbir hayatım olmadı. Hayatımda hiçbir zaman gidip bir kahveye oyun oynamadım. Çünkü tavla oynamayı bile bilmem. En basit oyundur. Diğerlerini zaten bilmem. Sigara alkol nedir hiç bilmem. Benim hayatımda ilgilenebileceğim 3 şey vardı. Okul, spor ve aile.

 

 

   Geçmişe döndüğünüzde pişmanlık yaşıyor musunuz? Keşke kendime zaman ayırsaydım dediğiniz oluyor mu?

   Yok olmuyor. Çünkü ben Kayseri’de gerçekten çok itibar görüyorum. Herhangi bir resmi dairede bir işim oluyor mesela beni gören birisi hemen kalkıyor “Hocam buyurun hoş geldiniz” diyor. Yani bu çok şeye bedel. Birçok konuda böyle destek görüyorum. Bu ya sporcum oluyor, ya öğrencim ya da beni seven birisi oluyor. Çok büyük destek görüyorum ve bunun için iyi ki bu şekilde çalışmışım diyorum. Hiç pişmanlık duymadım. Çünkü kimseye bir zararım olmadı. Söylemek uygun olmaz ama Kayserispor’da da diğer takımlarda da birçok paralarım kaldı. O konuya hiç değer vermezdim zaten. Ben pazarlık yapmazdım. Ne uygun görürlerse onu verirlerdi. Bu konuda maddi olarak fazla bir ihtiyacım yok. Fakat manevi olarak çok büyük kazancım oldu. Bazen büyük maddiyatların yapamayacakları işleri itibarla yaptırıyorum.

 

Bunlara örnek verebilir miyiz?

 

Şu anda içinde bulunduğumuz Vali Muammer Güler Tesisleri sırf itibarla yapıldı. Burasının böyle bir hale gelmesi çok büyük desteklerle oldu. Mehmet Özhaseki’nin, daha önceki belediye başkanlarının, Bekir Yıldız’ın, Mustafa Çelik’in büyük destekleri var. Böyle merkezi 15 bin metrekarelik bir alanı tutmak ne demektir bunu ancak yaşayanlar bilir. Üstelik bu kadar tesis yaptırdık bunda da bizim kulüp olarak bir harcamamız olmadı. Görüştüğümüz kişilerden büyük destekler gördük. Onları anlatsam zaman yetmez. Yani pek para kazanamadım ama itibar kazandım. Bu itibar sayesinde de Kayseri futboluna, dolayısıyla Türk futboluna hizmet veriyorum. İnanıyorum ki bu maddiyattan çok daha önemli. Maddiyat gelip geçici ama itibar, değer hiçbir zaman kaybolmuyor.

 

   Sizin için “Para varsa başka kuş, para yoksa Fehmi Kuş” diyorlar. Bu sözün aslı nedir?

 

   Bu sözün asli şuradan geliyor. Ben Kayserispor’u çalıştırırken profesyonel takımı bırakıp altyapıya geri dönüyordum. Profesyonel takımı çalıştırma şartım buydu. O seneyi bitirip altyapıya dönüyordum. Sonra yerime başka antrenör geliyordu. Birçok transfer yapılıyor, antrenörlere para veriliyordu. Sonra takım kötü gidince tekrar bana geliyorlardı. Paralı zamanlarında başka antrenörler getiriyorlardı. Ya takımın neticesi olarak ya da maddiyat yönünden zor durumda kalınca, tekrar bana söylüyorlardı. Bende ister istemez göreve başlıyordum. Kayserispor çünkü kendi takımımız. Hatta bu konuda şöyle bir anım var. Mustafa Elmaağaçlı Kayserispor’un kulüp başkanıydı o anda. Kayserispor’un yine alt yapısına dönmüştüm. Profesyonel takımı bıraktım. Sezon başına önce Uğur Yıldırım’la başladılar. Sonra arkasından Mehmet’i getirdiler. İşler kötü gidince bana yine sen çalıştıracaksın dediler. Ben çalıştırmam diyorum. Ben istemiyorum. Benim asıl amacım alt yapıda hizmet edip onları yetiştirmek. Böyle bir durum olunca sonradan Mustafa Elmaağaçlı beni zorladı. “Hocam bizim hem alt yapıya hem profesyonel takıma para verecek gücümüz yok. Ya profesyonel takımı sen çalıştıracaksın ya da bırakacaksın” dedi. Ben o zaman öğretmenliği de bırakmıştım. Bir anlamda mecbur kaldım. Profesyonel takımı çalıştırdım. Tabii gerçekten beni kaybetmek istemediğinden ve profesyonel takımı benim çalıştırmamı istediğinden zorlama şeklinde söyledi onu. Bu söz böyle çalışmalarım olduğundan ortaya çıktı. Bu sözü Mustafa Alan söyledi. Ben bundan gocunmuyorum bilakis memnun oluyorum.

 

Para sizin için hiç önemli olmamış…

 

Ben maddiyatı hiçbir zaman göz önünde tutmadım. Şimdi bir sezon maçında Halil Güngör de o dönemim çok iyi futbolcularındandı. Kayserispor’a antrenör olarak anlaştı ve çok büyük transferler yaptılar. İyi bir kadroyla çalışmaya başladılar. İşler kötü gitti 2 ay sonra Osman Erköse geldi ve bana ricada bulundu. İlle sen çalıştır dedi. Bende yok dedim. Alt yapıda devam edeceğimi söyledim. Sahanın ortasında yarım saat böyle bir konuşmamız oldu. O zaman benim Kayserispor’da içerde 6 aylık maaşım vardı. Zaten transfer parası almıyordum. Ama bende demiyorum ki, antrenörü gönderdiniz ona şu kadar maaş verdiniz bana hiç değilse yarısını verin, birikmiş maaşlarımı da verin öyle çalışıyım demedim. Bu konuda bir fikir bile söylemedim. Ben kabul edersem onlar gereğini yapar diye düşündüm. O sene tekrar profesyonel takımı çalıştırdım.

 

   O zamanlar nasıl geçiniyordunuz? Öğretmenlik yapmıyorsunuz, kulüpten para alamıyorsunuz…

   Özellikle dışarıda çalıştığım yıllarda iyi para kazandım. Kayseri’de Haymanalı döneminde de kazandım. Bir transfer ücreti de vermişti. Ben o zaman ki birikimlerimi sattım. Hisarcıkta arsam, Talas’ta 2 dairem vardı. Oraları satıp yedim hep. Hem de zor durumda kalınca yok fiyatlarına sattım hep. O şekilde geçimimi sağladım.

   Bu duruma eşiniz ne dedi?

   Eşim o konuda çok anlayışlıydı. Benim spora, futbola olan tutkumu bildiği için tüm çalışmalarıma hep destek oldu. Yoksa bu kadar fedakârlıklarla çalışamazdım. Eşim hiç şikâyet etmezdi. Öyle zamanlarımız oldu ki kendi kolundaki bileziği bozdurdu. Benim bu para alamadığım zamanlarda. Hiçbir zaman bu konuda bana karşı bir şikâyeti olmadı. O nedenle ona ne kadar teşekkür etsem az. Eş desteği çok önemli. Bir başarım varsa mutlaka eşimin büyük payı vardır.

    Çocuklarınız sporla ilgileniyor mu?

   Büyük oğlum bir dönem çok kısa olarak minik takımlarda oynadı. Sonra bıraktı. Küçük oğlum da antrenörlük yapıyor ama oyuncu olarak fazla ilgilenmedi. Bir anlamda tabii eşim benim futboldaki sıkıntılarımı bildiği için onların da futbolcu olmalarını istemedi. Ben çok büyük sıkıntılar, zorlukları içinde çalıştım.

Röportaj: Dilek Bolat - Memduh Borazan