KIZIM GİDERKEN BANA BÜYÜK DERSLER BIRAKTI

13.04.2015 10:48:19

Kara Para Aşk dizisinin kötü komiseri Ali, hayatını lösemili çocukların dileğini gerçekleştirmeye adamış… Alper ve Pınar çifti tüm hayatını lösemili çocuklara göre şekillendiriyor… 3 yaşındaki kızını lösemiden kaybettikten tam 12 yıl sonra kendisine yeni

 

 

Alper Türedi kimdir?

Oyuncuyum. 27 Aralık 1971 Bursa doğumluyum. Oyuncuyum. Bir oğlum var, askere gitmek üzere.

 

Alper Türedi'yi, Alper Türedi yapan şey nedir.

 

Hatırşinas adamımdır. Ararım, sorarım. Biraz boşluk veririm, aramadığı anda silerim.

‘Bir Dileğim Var' grubu nasıl oluştu?

Bir gece birden bire oluştu. Oyundan geldim. Saat gece 02.00 civarı. Bir el geldi tuttu elimi, Facebook'ta grup kur ibaresine tıklattı. Eşim Pınar, ‘Yapma ya' dedi. Biliyordu ucuz olacağımızı. Ertesi gün oldu. Eve misafir gelecekti. Ben çıkacağım evden hazırlanıyorum, ‘Nereye gidiyorsun misafir gelecek' dedi. ‘Bana ne misafirden' dedim ve kızımın hayatını kaybettiği hastaneye gittim.  Kızımın yattığı yatağı, gezdiği koridoru gördüm.

Yıllar sonra hastaneye gittiğinizde ne hissettiniz?

Üzerimde gri gömlek vardı. 45 dakika kaldım orada. Hastaneden çıktığımda gömlek simsiyah olmuştu. Kendimi sıkmaktan nasıl terlemişsem. Sonra bahçede 45 dakika ağladım, hatta uludum tabiri caizse.

 

Şu an ki duygularınız o ilk günkü kadar mı?

Her hastanede bir tık daha barışıyorum lösemiyle artık.

 

Kızınızı anlatabilir misiniz?

 

Ben kız çocuğu manyağıydım. Acayip bekledim ben kızımı. Eşim ilk hamile kaldığında, Doktor ‘erkek olacak' dediğinde, uğursuz herif dedim. Doktor arkadaşımdı, sana neden geldik ki başka doktora gitsek belki kız olurdu dedim. Erkek çocuk oldu, ama yine de bir kız evladım olsun istiyordum. Yıllar sonra eşim yine hamile kaldı. Gittik doktora ‘yine erkek' dedi. Sonra benim üzüldüğümü görünce, ‘şaka yapıyorum, kızın olacak' dedi. O kadar çok mutlu oldum ki… Akşam ocakbaşına götürdüm doktoru. Çok bekledim ben onu. Bana baba yerine ape diyordu. Hep yıkardım onu. Kurulamadın yatağa atardım onu. Ben elime yağ değdiği an hemen gidip yıkayan bir adamım, vücuduma güneş yağı süremem. Ya da mehlem falan süremem kimseye. Ben kızımı bebe yağıyla ovalardım. Bir şeyi çok sevdiğinde senin tabularını yıkmana sebep olabiliyor.

 

Kızınızı kaybettikten 12 yıl sonra bu grubu açtınız. Bu süre zarfında neler yaptınız?

 

Ben o süre zarfında yaşadığımı zannediyormuşum. Bir dileğim ver grubunu kurduktan sonra anladım, ben 44 yıldır, dişe dokunur hiçbir şey yapmamışım. Kızım Cuma gece öldü, cumartesi defnettik. Pazar günü oturduğum muhitte dolaşıyorum esnafları. Berberdir, kasaptır... Eve giremedim o gün. Ve o gün karar verdim, yarın ölecek gibi yaşıyorum. İbadet anlamında değildi bu kararım.

Nasıl değişti hayatınız?

 

Örneğin bir şey alacağım fiyatı 5 lira. Cebimde de 6 lira var, alıyorum, yarını düşünmüyorum. Kalan bir lirayla ne kadar yaşarım, ne yaparım bilmiyorum. Kendime karşı umursamazım, örneğin hastalanırım en son doktora giderim. Ama çevremdekiler için bu geçerli değil. Karım ya da oğlum bir şey istediğinde onu mutlaka yapmaya çalışırım. Cimri değilim. Kızım giderken bana büyük dersler bıraktı. Keşke ergenliğimden beri yardın ölecek gibi yaşasaymışım. Çok keyifli.

 

İlk başladığınızda işin buralara geleceğini tahmin ettiniz mi?

Ben küçük başladım ama büyük düşündüm. Biz farkında olmadan buralara geldi. Çünkü biz doğru yolu takip ettik. Para kabul etmedik, her şeyi ispatladık. Şimdi grupla alakalı ayağıma taş takılsa, grupta paylaşıyorum. Bir de artık her şeyi üstlenmiyorum. Örneğin bize araba lazım, bunu karşılayacak gücüm var ama almıyorum. Çünkü bir kriz anında diyecekler ki nasılsa Alper yapıyor. Bunu yapmak istemiyorum.

 

Şu an grubunuz 57 bin kişi, bu çok büyük bir rakam…

Şu an grup 57 bin kişi ama hepsi aktif değil. Yorum yapanlar var, sürekli aktivitelere katılanlar var bir de hiçbir şey yapmayıp ama sürekli takip edenler var. Listeleri alanlarda sürekli değiyor. Ben hep yüzde otuzun gerçekten takip ettiğini düşünüyorum. Artık Türkiye dışına çıktık, dünyanın her yerinde bizi takip adan destek olan insanlar var. Amerika'da bir kadın Her ay Lösev'in hesabına belirle bir miktar para yatırırdım ama o paranın nereyi gittiğini hiçbir zaman görmedim. Paranın nereye gittiğini merak ettiğim zamanlar oldu ama hiçbir zaman takip etmedim. Benim içim rahat ben veriyor, geriye kalanını onların insanlığına bırakıyordum. İlk defa bir tablet alıp size gönderdim ve nereye gittiğini gördüm” dedi. Ben grupta listeyi paylaşıyorum, bu dileklerin yerine gitmesi benim videoyu gruba koymam 15-20 günü buluyor. Gönüllü kişi kime ne aldığını biliyor, mesela Fadime'ye bir tablet alacak. Bu süre içerisinde gönüllü Fadime ile yatıp kalkıyor. Acaba Fadime nasıl birisi, tipi nasıl, aldıklarım nasıl olacak, sevinecek mi? Diye sürekli bunları düşünüyor.  Örneğin bir gönüllü dileği üstlenmiş, gönderken içerisine bir not yazmış. Okuyoruz. Bir insan tanımadığı birine böyle şeyler nasıl yazar?

 

Siz bir gün illaki bu işi bırakacaksınız, sizden sonra bayrağı kim devralır?

 

Ben kimsenin almasını istemiyorum. Çünkü kimsenin benim kadar layıkıyla yapabileceğine inanmıyorum. Her güzel şeyin bir sonu var, bu da zamanı gelince bitecek. Türkiye'de iyi bir şey hiçbir zaman cezasız kalmaz. Ben ölmeden cezalandırılmayım da, ben öldükten sonra ne yaparlarsa yapsınlar. Ben kusursuz yaptığıma inanıyorum.

 

Dernekleşmeyi neden istemiyorsunuz?

 

Dernek olmak için 7 üye gerekiyor. Benim hayatımda Pınar ve oğlum var yalnızca. Onun hayatında da ben ve kızı var. İkimizin kesişen kümesi yok.  Kimi üye göstereceksin. Hadi bu 4'müz ve 3 kişi de bulduk dernekleştik. İki gün sonra oylama çokluğuyla falan beni alt ederlerse işte o zaman dayanamam ben. Benim doğurup, büyütüp, yetiştirdiğim çocuk kimsenin kucağına gidemez. Bir de dernek olunca devlet bağış toplama yetkisi veriyor sana. İster topla ister toplama. Ama bir yerde sıkıştın o zaman bağış toplamaya başlayacaksın. Ben de sıcak paraya elimi sürmek istemiyorum. Ben grubumda asla nakit para toplamam.

 

Dilekleri öğrenirken veya teslim ederken, çocuğu illa görmeniz gerekiyor, bu neden?

 

Ben hastanelere gitmeden herkesi tembihliyorum. Anneler bunu asla bilmesin. İstiyorum ki çocuğun ağzından çıkan şey gerçekten, onun kendi istediği olsun. Bu durumu suiistimal edecek anneler var. Ben artık aşağı yukarı kimin öleceğini anlayabiliyorum. Bu konuda, sürekli yanımda olan karıma bile güvenmiyorum. Hata yapacağını düşünüyorum, içime sinmiyor. Bizim bir de kriz grubumuz var. bir kişinin yapamayacağı dilekleri el birliğiyle yapmak için oluşturdum. Bugüne kadar da hiç kullanmadık.

 

Bugüne kadar ki en uçuk ve yapamadığınız bir dilek oldu mu?

 

Bir çocuk yatıyor, sürekli kaşınıyor. Ben anladım öleceğini. Çocuk Apple iMac istedi. O da 10 bin lira. Kurs almadan tuşuna da basamaz. Ama kalkamıyor ki kursuna gitmez. İkna ettik başka bir şey iste dedim, bu kez de F16'ya binmek istiyorum dedi. Çocuk yerinden kalkamıyor, çok riskli. Annesi dedi ki, ‘Bu çocuk hep uçuk şeyler isterdi, yapmayın.' Bugüne kadar da dileğini gerçekleştiremediğimiz hiçbir şey olmadı.

 

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni nasıl buldunuz?

 

Bizi ülkemizde kemoterapi layıkıyla yapılmadığı için tedaviler olumsuz sonuçlanıyor. Hiçbir hastane bana yüzdü yüz steril ortamdayız diyemez. Bence tedavide en önemli olan şey moraldir. Moralde de en önemli olan şey sürekli gülümseyen hastane personeli. İyi personel çok önemli.  Öyle doktorlar var ki, anneye Çok üzerine düşme ölecek bu' diyorlar. 

Röportaj: Dilek Bolat