İNSANLARDAN BESLENİYORUZ

14.03.2016 10:03:23

Erciyes Üniversitesi´nde okuyan 4 arkadaş bir gün bir Youtube kanalı açma kararı aldı. Açtıkları kanalda gezip gördüğü yerlerin video kliplerini yayınlayarak Kayseri´yi öğrencilere ve diğer insanlara tanıtma şansı yakaladılar.

 

 

Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesinde okuyan 4 arkadaş Gökçe Gül Şakar, Mustafa Böyük, Özlem Özbek ve Tacim Yurdakul, gezip gördükleri yerleri insanlara tanıtmak amacıyla bir Youtube kanalı açtı. ?Ya evde yoksak´ adlı kanalda Kayseri´nin gezip görülecek yerler açısından zengin olduğunu vurgulamak amacıyla gittikleri yerlerde video çekerek, bu videoları izleyicilerin beğenisine sunan 4 arkadaş Kayseri´deki insanları gittiği yerlerdeki güzellikleri görmeye davet ediyor. Antalya, Sivas, Giresun ve Kayserili olan bu 4 kafadarın farklı fikirlerle ortaya koyduğu çalışmaların perde arkasını öğrenmek için keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

 /resimler/2016-3/14/1007137929622.jpg

Kendinizden bahseder misiniz?

Gökçe Gül Şakar: Biz Erciyes Üniversitesi´nde İletişim Fakültesi´nde okuyoruz. Hepimiz Gazetecilik Bölümü öğrencisiyiz. Onlar 3.sınıf ben de 2. Sınıftayım. Aslında hepimizin buluşma noktası geçen yıl okulun ajansında karşılaşmamızla oldu. Bizim arkadaşlığımız başladığından beri yememiz, içmemiz her şeyimiz, her zamanımız birlikte geçti. Zaten sürekli projeler düşünüyoruz. Biz birlikteyken de çok eğleniyoruz. Arkadaşlığımızdan kaynaklı çok fazla tartışıyoruz ve ortak noktayı buluyoruz. Çoğu fikir de tartışmalarımız sonucunda çıkıyor. Yani biz proje arkadaşı değiliz, normal hayatta arkadaş olduğumuz için projeler ortaya çıkıyor. 

Youtube kanalı ve blog açma fikri nereden çıktı?

Özlem Özbek: Tacim ben ve Mustafa bir yerde oturuyorduk. Zaten düşündüğümüz farklı birçok projemiz var. Sürekli beyin fırtınası, neyi nasıl yaparız şeklinde sohbet ediyoruz. O gün de o şekilde sohbet ediyorduk. Sonra Mustafa başka bir arkadaşı ile telefonla konuşurken biz de Tacim´le konuşuyorduk. Birkaç hafta içinde İstanbul´a gideceğiz. Ben bir yere gittiğimizde fotoğraflar, videolar çekmeyi çok seviyorum. Gelecek için bize güzel anılar olarak kalacağını düşünüyorum. Tacim´e de İstanbul´a giderken her anımızı kaydedelim. Bavullarımızı hazırlarken bile videolar çekelim dedim. Bunları birleştiririz ilerde de seyrederiz hatıra olur dedim. Bir derste de blog açmamız gerekiyor ödev olarak. Bende kendime blog ismi düşünüyordum. Ben blogu gezi blogu şeklinde oluştururum ödevi de yapmış olurum diye düşündüm. Tacim´in de Youtube düşüncesi vardı. Kanal açmayı düşünüyordu. Sonra aklımıza geldi neden amatör çekimler yapmayalım diye düşündük. Sonra Tacim bir kanal açalım adı da Ya Evde Yoksak olsun dedi. Sonra bizim konuşmamızı duyan Mustafa da olaya katıldı. Gökçe´ye de söyledik o da çok beğendi. Kanalı açtık internet sitesi aldık. Blog açtık. Bu şekilde başlamış olduk. Düşünce oluştuktan hemen sonra hafta sonu bir yere gittik zaten. Bir şeyler çektik. Yanlışlarımızı da gördük, eğlendik de. Bu şekilde başladı şimdi de devam ediyoruz.

Mustafa Böyük: Biz bir yere gittiğimizde, örneğin Yahyalı´ya gittiğimizde orada yaşayan bize yardımcı olmalarını istiyoruz.  Orayı tanıyan bilen insanlarla çalışmak istiyoruz.  İlk videomuzda mesela Yusuf Abi vardı o bize yardımcı oldu. Bizi arabasıyla aldı gezdirdi bilmediklerimizi anlattı biz de bu şekilde şelaleleri insanlara tanıtma fırsatı bulmuş olduk. 

/resimler/2016-3/14/1007407305239.jpg

Son dönemde sizinle aynı şeyleri yapan çok fazla Youtuber var. Sizin diğer Youtube kanallarından farkınız ne?

Tacim Yurdakul: Biz özçekim mantığı ile bir şeyleryapıyoruz. Şu an özçekim çok gündemde olan bir şey. Bence en büyük farkımız samimiyetimiz. Hem de gerçek hayatta da hepimiz gezip gören ve eğlenmeyi seven insanlarız. Kendi aramızdaki samimiyetin de insanlara geçeceğini düşündüğümüz için ortaya çıktı aslında. Diğer kanallardan farkımızın da bu olduğunu düşünüyorum. Genelde gezi blogları ve gezi kanalları var. Bizim ismimiz de bunu çağrıştırıyor ama biz sadece gezi bloggeri, gezi vloggerı değiliz. Tamamen maksadımız evde olmamamız. Mesela bir kafede otururken de yaptığımız sohbeti kaydedip kanalımızda yayınlayabiliriz. Yani insanların dışarı çıkmalarını, onları sosyalliğe teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Diğerlerinden bir farkımız da sponsorumuzun olmaması. Diğer gezi bloglarının destekçileri sponsorları olabiliyor. Bizim destekçimiz yok. Evet, belki zaman zaman buna ihtiyaç duyuyoruz ama burada önemli olan her şeyi kendimizi yapması. Her şey tamamen kendi emeğimizle yapılıyor.

Kendi imkânlarınızla mı hareket ediyorsunuz yoksa size yardım eden kişi veya kuruluşlar var mı?    

Mustafa Böyük: Her gittiğimi yerin planlamasını, çekimini, montajını nerede ne yapacağımızı biz kurguluyoruz. Bir kurguya bir gece uğraşıyoruz. Her şeyi biz kendi imkânlarımızla yapıyoruz. Gittiğimiz yerlerde ulaşımda ve finans olarak destek almıyoruz. Ama bizim için de bir sponsor olsa çok iyi olur. Bu konuda birkaç yerle görüşme yapmayı da düşünüyoruz. Mesela İstanbul´a gideceğiz çekim için. Onun da her şeyi, her masrafı bize ait olacak. Daha Ankara, Eskişehir, Nevşehir gibi birçok projemiz var ve hepsini kendi imkânlarımızla yapmaya çalışacağız.

Kanalı açmanızdaki öncelikli amacınız nedir?

Gökçe Gül Şakar: aslında tek amacımız Kayseri´yi tanıtmak değil. Şu an öncelikle Kayseri´de yaşayan Kayseri´nin öğrencileri olduğumuz için çekimlere Kayseri ile başlamak istedik. Kayseri dendiği zaman insanların aklına tamamen memurlaşmış sosyalliği az olan bir şehir geliyor. Öğrencilerin de en çok yakındığı durumlardan biri bu. Biz biraz da Kayseri´nin aslında öyle olmadığını göstermek istedik. Zaten başta okuldan kendi arkadaşlarımız izliyor bizi. İnsanlara, öğrencilere Kayseri´de gerçekten gidilebilecek, görülebilecek yerler olduğunu göstermek istiyoruz. Mesela en son yüklenen videomuzda dünyanın en büyük ikinci şelalesine gittik. Kapuzbaşı´nda. Mesela dünyanın en büyük şelalesi diyince herkesin aklına Amerika Niagara filan geliyor. İkinci desek diğer büyük şelaleler geliyor ama kimsenin aklına dünyanın ikinci büyük şelalesinin Kayseri´de, Kayseri´nin Yahyalı ilçesine bağlı bir yerde olacağı gelmiyor. Biz biraz da Kayseri´yi de tanıtmayı istedik. Yaşadığımız yerden başlamak istedik. Tabiî ki kanalımız Kayseri ile kısıtlı olmayacak. Birçok farklı yerlere de gideceğiz ama ilk önce kendi yaşadığımız yeri tanıtmak istiyoruz. Ardından tabii İstanbul, Karadeniz, Ege kısımları da olacak. Zaten hepimiz farklı yörede doğmuş insanlarız. Kendi yörelerimizi de tanıtacağız. Ama şu an önceliğimiz Kayseri. İlerleyen zamanlarda farklı yerleri de konu alacağız.

Tanıtacağınız yerleri neye göre seçiyorsunuz?

Özlem Özbek: Öncelikle bizim için bilinmeyişi çok önemli. Yani mesela Türkiye´nin herhangi bir yerinde Yahyalı, Kapuzbaşı dendiğinde inanların aklında bir şey çağrıştırmıyor. Bizim amacımız. Mesela bir şehre gidersiniz o şehrin görünen taraflarını evet, herkes görüyor, biliyor. Ama görünmeyen arka taraflarını kimse bilmiyor. Belki orada daha güzel şeyler var. Biz bir şehirde o tarz yerleri araştırıp o şehrin o yerlerini gün yüzüne çıkarmayı istiyoruz. Şimdiye kadar Erciyes´i yaptık evet, Erciyesi´i herkes biliyor ama Erciyes Dağı´nın 2 tepeden oluştuğunu ya da yüksekliğinin ne kadar olduğunu kimse bilmiyor. Evet, bunu belki kimse bilmek istemiyor ama genel kültür açısından düşünüldüğü zaman ister istemez bu biraz daha ilgi çekici olabiliyor. Mesela Türkiyede ilk def yapılan bir Dünya Snowboard şampiyonasının, ilk defa böyle bir organizasyonun Erciyes Dağı´nda yapıldığını kimse bilmiyordu. Yani aslında yapmak istediğimiz biraz da arkada olanları gün yüzüne çıkarmak, dikkat çekici noktalar bulmak. Yani bizim temel amacımız tamamen bu.

Bundan sonra çekeceğiniz videolarda gitmeyi belirlediğiniz yerler var mı?

Tacim Yurdakul: Şu an kesin olarak belirlediğimiz yerler arasında İstanbul var. Önümüzdeki haftalarda İstanbul´a gitmeyi kesinleştirdik. Balat tarafında bir video çekmeyi planlıyoruz. Kayseri´de birçok planımız var ama kesinleştirmedik. Ağırnas Yer altı Şehri, Mimari Sinan´ın evi, Soğanlı Harabeleri, Sultan Sazlığı, Sultanhanı, Kültepe Kaniş Karum gitmeyi düşündüğümüz yerler içerisinde. Biz ekip olarak insanlardan beslenen bir ekibiz. Gittiğimiz yerlerdeki insanlar bizlere ne katabilir diye de düşünüyoruz. Mesela İstanbul´a gittiğimizde İstiklal Caddesi´ndeki o sokak sanatçılarından beslenmek istiyoruz gittiğimiz zaman. Onlardan da çok güzel işler çıkarabileceğimizi düşünüyoruz. Bir önceki soruya da ek olarak bunları söyleyebiliriz. Yani gideceğimiz yerleri seçme nedenimiz orası bize neler katabilir diye de düşünüyoruz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Gökçe Gül Şakar: Biz öğrenciyiz. Şu an her Şeyi biz kendi cebimizden yapıyoruz. Bir yere gittiğimizde yol parasından, orada yaptığımız herşeye kadar her şey bizim kendi cebimizden çıkıyor. Belki ilerde bu fedakârlıklarımızın karşılığını alacağız ama şu an bu bizim için biraz zor oluyor. Her şey bizim elimizden, bizim cebimizden, bizim aklımızdan çıkıyor. O yüzden blog anlamına blogumuz da aktifleşti. Sadece tek bir şeye bağlı kalmıyoruz. Şu an blogumuz da var Youtube kanalımız da var. Tüm sosyal medya adreslerinde hesaplarımız da var. İnsanlar bizi izleyerek, bizi takip ederek bize destek olabilirler.

Özlem Özbek: Ben özellikle şunu vurgulamak istiyorum. Bu proje dostluktan çıkan bir şey. Birçok inan tanıyoruz hayatta ama hepsiyle insanın kafa yapısı uymuyor. Biz daha fazla kişiydik ve sivrile sivrile, körele körele 4 kişi kaldık. Diğer youtuberların çoğu yanlı. Ama biz 4 kafadarız. Tartışmalar, kavgalar da oluyor ama oralardan bile ortak noktamızı çıkarıp yolumuza devam ediyoruz. Biz bunu bu zamana kadar başardık, bütünlüğümüz hiç bozulmadı. Son olarak bizi takip etmelerini tavsiye ederiz. Bizim tanıtmak istediğimiz yerleri bize mesaj olarak, yorum olarak gönderebilirler. Youtube kanalımızın adı: Yaevdeyoksak.

Röportaj: Ayşenur Sarıkaya

 

 

 

 

 



Anahtar Kelimeler: İNSANLARDAN BESLENİYORUZ